Knidos Antik Kenti Datça

Bodrum Gezisi

 Seyahatimizde artık ayakları yerden kesmek gerek diyerek, arabamızla ve kara yoluyla ulaşımla vedalaşarak,kendimizi tekneye atıyor başlıyoruz mavi tura...

  Hatırlıyorum da karadan ilk ayaklarımı kesişimi :) Tekneyle yolculuk benim için hayli zor olmuştu. Bileklerimde ikişer tane mide bulantısına karşı bileklik, midemde sabah akşam olmak üzere birer bulantıya karşı hap ve yol boyunca kaptan köşkünde kımıldamadan oturuşlar :))) ...

  İlk yolculuk sonrası eve döndüğümde yaklaşık bi üç beş gün daha sallandığımı hatırlıyorum şuan, yüzümde oluşturduğu buruk tebessümle :) ...

  Derken ikinci yıl ikinci deneme ve artık deniz aşığı, tekne sevdalısı bir denizci olmuştum :)  ...

  Şimdi tam 7 yıl olmuş tanışalı... İyiki' lerimden biri daha işte...

  Bu yıl ki rotamız Knidos Antik Şehri'yle başladı. Muhteşem bir manzara, çok güzel bir deniz, ve çok güzel lezzetlerle dolu bir restaurant ve sabahları taze meyveler alabileceğiniz köylülerin açtığı mini tezgahları olan Datça'nın bir köşesi...

  Denizi gayet soğuk,dümdüz ve sakin ...

  Çok fazla ziyaretçisi var. Günübirlik tur tekneleriyle gelenler olduğu gibi özel tekneleriyle gelip konaklayanlarda oldukça fazla...

  Resimde gördüğümüz Robinson Bey adayla beraber adı anılan, gelen giden herkesi tanıyan, tanımazsa tanışan, televizyonlara çıkmış adanın ünlü kişisi :) ...

  Manzarayı, doğayı, güzelliği ve hayranlığımı uzun uzadıya anlatmama gerek yok sanırım ...

  Bu güzellikle aynı güzellikte ne yapılır ? Tabi ki adayı keşfe çıkmadan önce bir TÜRK KAHVESİ içilir...

  Antik şehir... Altın şehir gibi, güneş battıkça güzelleşiyor, parlıyor...

  Akşama dönerken gün, bu güzel manzara karşısında zihinlere belki eski birkaç şarkı, belki eski birkaç şiir düşüyor ya da belki sevilen ve unutulmayan, bu bizim şarkımız olsun denen birkaç şarkı mırıldanılmaya başlanıyor, yüzlerde tebessüm...

  Knidos Antik Şehri...

         Datça... Muğla...